Selda Eren
Selda Eren, yaşanılan gerçek ‘an’ ve mekana olan ‘ait’liği sorgulamaktadır. ‘Zamanın titrediği noktalarda, sürece ayak uyduramayan bedenler ‘boşluk’ta kalır, ‘ruhları geriden gelir.’.’ Nesnelliğin dışına çıkan, mekandan dışlanan bu figürler yalnızlaşmış ve gizlenmiş olmanın farklılığını deneyimlemektedirler. Ayrıca var olmak, görünür olmayı gerektirmez. ‘Görünmeyende her zaman yok değildir.’ Bu halde görüntü kural olarak bir varlığın temsilidir. Bunların aktarımında kullanılan pastel paletiyle de, zamanın akışını bir düş gibi ağır çekim olarak gözler önüne sererken, izleyiciyi gerçek olan bütüne ulaştırmaktadır.
Comments
Post a Comment